1. Haberler
  2. Bölgesel
  3. Uzak Doğu’nun minyatür ağaç kültürü Yalova’daki bonsai müzesinde yaşatılıyor

Uzak Doğu’nun minyatür ağaç kültürü Yalova’daki bonsai müzesinde yaşatılıyor

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uzak Doğu’dan dünyaya yayılan ve ağaçların özel teknikler uygulanarak minyatür hale getirilmesiyle ortaya çıkan bonsai sanatının Türkiye’de tanıtılması amacıyla Yalova’da kurulan müze, ziyaretçilerine bu kültürü tanıtıyor.

Saksıda minyatür ağaç yetiştirme sanatı olarak bilinen, Çin ve Japonya’dan dünyaya yayılan bonsainin Türkiye’de tanıtılması, gelecek kuşaklara aktarılmasıyla amacıyla Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin 100. yılı kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın destekleriyle mart ayında açıldı.
İl Özel İdaresi tarafından Kadıköy belde belediyesinin tahsis ettiği arazide projelendirilerek yaptırılan, 200 metrekaresi kapalı 1700 metrekare sergi alanına sahip Yalova Bonsai Müzesi’nde “Toprak Dede” olarak tanınan Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma (TEMA) Vakfı Kurucu Onursal Başkanı merhum Hayrettin Karaca’nın da eserleri bulunuyor.
Pazartesi hariç her gün açık olan müzenin sorumlusu bonsai sanatçısı Hasan Şimşek, AA muhabirine, sergilenen bonsailerin farklı türlerde olduğunu ve titizlikle bakımlarının yapılması gerektiğini söyledi.
Hem ağaçların bakımını yaptıklarını hem de ziyaretçilere müzeyi gezdirdiklerini belirten Şimşek, “Burası ülkemizde açılan ilk bonsai müzesi. Zengin bir koleksiyona sahibiz. 4 ay önce açıldık ve şu ana kadar 3 bin 500’ün üzerinde ziyaretçimiz oldu. Ağırlıklı olarak Türkiye’nin değişik illerinden gelenleri ağırladık. Yurt dışından gelen ve burada bonsai müzesi olduğunu duyan çok sayıda kişiyi de ağırladık. Bundan sonraki dönemde de bu sayının daha da artacağını düşünüyoruz.” diye konuştu.
Şimşek, “özel tekniklerle ağaçların saksılar içinde budanıp bodurlaştırılarak şekil verilmesi” olarak tanımlanan bonsai sanatının birçok ülkede takip edildiğini anlattı.
Avrupa’da bonsainin hem hobi hem sanat hem de sektör olarak çok ileri seviyelerde olduğunu dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bonsai çok küçük alanda çok büyük değer üretilebilen bir sektör. Bizler de bunun öncülüğünü ve tanıtımını yapacak en iyi ortamın bonsai müzesi olabileceğini düşündük. Elimizde de çok ciddi bir koleksiyon vardı. Oldukça kısa sürede Türkiye çapında bir eser ortaya çıktı. Aynı zamanda ilerleyen yıllarda burası Türkiye’yi dünyada temsil eden bir mücevhere doğru evrilecektir. Burada şu an 80’in üzerinde türden oluşan 180 ağacımız var. Bunların her birinin farklı özellikleri var. Zaten ağaç seçimini yaparken ziyaretçilerin hem çok fazla türden ağaç görmesini hem de her mevsim belirli bir özelliği ön plana çıkan sunumlar yapmaya çalıştık. Örneğin şu an oya ağacı çiçek açmış durumda. Bir ay önce ise mor salkımın çiçek açtığını görebilecektiniz. Çiçekli veya çam ağacını ön plana çıkarıyoruz.”
– “Nesilden nesle, ustadan çırağa devredilmesi gereken bir sanat”
Hasan Şimşek, ziyaretçilere bonsai ile ilgili bilgi verdiklerini, atölyede yapımı süren ağaçlarla ilgili çalışmalardan bahsettiklerini ifade ederek, izleyenlerin sanatı çok ilginç bulduğunu vurguladı.
Bonsai sanatını daha önce başka ülkelerde görenlerin buradaki eserleri incelediklerini aktaran Şimşek, emsallerine göre Yalova Bonsai Müzesi’nden övgüyle bahsetmelerinden gurur duyduklarını belirtti.
Sanatın ana vatanı olarak bilinen Japonya’dan gelen turistlerin de müzeye hayran kaldığını bildiren Şimşek, “Japon ziyaretçilerimiz ilk geldiklerinde müzeyi beğeniyorlar ama ağaçların Japonya’dan getirildiğini zannediyorlar. Müzemizdeki ağaçların 170’si Yalova’da yapıldı, diğerlerini ise bonsai sanatçıları hediye etti. Tabii Japon dostlarımız da müzemize ağaç bağışlarsa bundan da mutluluk duyarız.” dedi.
Şimşek, materyalleri canlı ve insanlardan daha uzun ömre sahip olduğu için bonsainin “bitmeyen sanat” olarak tanımlandığı bilgisini verdi.
Müzede de bonsai örneği bulunan ardıç ağacının 1000 yıl yaşayabildiğini anlatan Şimşek, “Biz onun üzerinde çalışan kişilerden sadece biri olduğumuzu hissediyoruz. Bizden sonra başkaları çalışacak hatta onlardan sonra da başkaları çalışacak. Nesilden nesle, ustadan çırağa devredilmesi gereken bir sanat olduğu için onun da sorumluluğunu hissediyoruz. Yani benimle bitmeyecek, tavan arasında kalmayacak. Bu da bizi motive edici oluyor.” diye konuştu.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_en
Beğen