Bir hikayemiz vardı

Mustafa BAYRAM(3)

 

Sahiden hikayelerimiz vardı dostlar…

Bugünlerde pek anlatılmayan ama bize ait tertemiz hikayelerimiz.

Ayrıştırmak için değil birleştirmek için yazılan ve bu topraklara ait hikayelerimiz.

İçinde aşkı, umudu, hayalleri, hedefleri anlattığımız her biri tam da biz olan kadim hikayelerimiz.

Dinleyenlerin kalbini ısıtan gönlünü doyuran, anlatanların ise dili ile değil yüreğiyle anlattığı tüm ruhu ile bizim olan hikayelerimiz.

Ben yaşta olanlar çok iyi bilir dostlar…

Bir soba etrafında toplanıp ninemizin, dedemizin anlattığı; sobanın sıcağı ile birlikte hikayenin sıcaklığının da tüm bedenimizi sıcacık yaptığı o güzel hikayelerimiz vardı bizim.

Sonunda kardeşliğin sevginin, adil olanın, haklı olanın, yiğit olanın kazandığı hikayelerimiz vardı.

Öyle hikayelerimiz vardı ki bizim;

Bu hikayelerle büyüyen insanlar, birbirlerine samimi olarak tebessüm ederlerdi.

Bu hikayelerle büyüyen insanlar, birbirlerine selam vermek için aynı partiden, aynı cemiyetten, aynı takımdan, aynı görüşten olmayı önemsemezlerdi.

Bu hikayelerle büyüyen insanlar, sırf aynı mahallede yaşadığı için birbirinden tebessümü ve selamı esirgemezlerdi.

Bu hikayelerle büyüyen insanlar, birbirlerine tuttuğu takımdan, desteklediği partiden önce hal ve hatırlarını sorarlar… birbirlerinin dertleri ile dertlenirlerdi.

Bu hikayelerle büyüyen insanlar, bulundukları mahalleyi, şehri, ülkeyi yaşanır hale getirmeye çalışırlardı. Şucu-bucu diye birbirlerini ötekileştirmezlerdi. Bir arada yaşamanın, bu toprakların insanı olmanın, kadim medeniyetinin özelliklerini taşımanın, koskoca bir imparatorluk vârisi olmanın tüm özelliklerini taşırlardı.

Bu hikayelerle büyüyen insanların anlatacağı bir çok hikaye ve bir olmanın önemine dair bir çok nasihatleri vardı vesselam…

 

Sahi nerede şimdi bu hikâyelerle büyüyen insanlar…

Bize bizi hatırlatacak bu hikayeleri anlatanımız mı kalmadı, yoksa hikâyelerden anlayanımız mı…

 

Bana kalırsa zaman içerisinde bu güzel ve temiz hikayemizi bozmak isteyenler oldu. Çünkü bu temiz hikayesi alınınca geriye kalacak posayı istedikleri gibi evirip çevirebileceklerini düşündüler hep.

Başarabildiler mi peki?

Bunun cevabını siz verin dostlar…

 

Karamsar değilim elbette…

Bu hikayelere yetişememiş, yaşı genç olan kardeşlerimiz, evlatlarımız bu hikayelerden haberdar değiller ama onların da çok temiz ve anlatılası hikayeleri olmalı ve olacak inanıyorum…

Belki bir soba başında değil ama onlarda arkadaş meclislerinde, kampüslerde, sosyal medyalarından yazacaklar o temiz hikayelerini.

 

Hülâsa dostlar,

Ne istiyorum biliyor musunuz?

Ülke olarak yeni bir seçim atmosferine girmişken, şehrimi yönetmeye aday olan siyasetçilerimizden bu temiz hikayelerimizi yeniden canlandıracak icraatlar yapmalarını…

Temiz hikayelere konu olacak mahalleleri dizayn etmelerini..

 

 

Ne istiyorum biliyor musunuz dostlar?

Gençlerin önüne hikaye yazacak umudu ve heyecanı koymalarını…

 

Ne istiyorum biliyor musunuz dostlar?

Korku ile değil, sevgiyle oy vermeyi…

Dört yılda bir değil, bu işin öznesi olduğum için hatırlanmayı…

Çantada keklik gibi değil, tüm dünyayı değiştirecek gibi güçlü hissetmeyi…

Değerlerine küfür edilen değil, değerlerinin farkında olunan ve kıymet verilen olmayı…

 

Çok mu ütopik dostlar?

Bilmiyorum… ama istiyorum.

 

Kalın Sağlıcakla
Ahmet AVANLIER / 07.02.2024

Exit mobile version