Filografi hobisini mesleğe dönüştüren ev hanımları taleplere yetişemiyor

20240722_3_64828358_103185366_thumb

DÜZCE (AA) – Düzce’de Halk Eğitim Merkezi’nde öğrendikleri filografi sanatını Kovid-19 salgını döneminde evlerinde hobi amaçlı sürdüren ev hanımı Emine Sarıkaya ve Dilek Beyaz, devlet desteğiyle Kadın Emeği Merkezi’nde açtıkları atölyede talepleri yetiştirmeye çalışıyor.
2 çocuk annesi 45 yaşındaki Emine Sarıkaya ve 3 çocuk annesi 48 yaşındaki Dilek Beyaz, 2019 yılında arkadaşlarının evinde filografi ile yapılan eserleri gördükten sonra Halk Eğitim Merkezinde kursa gitmeye başladı. İki arkadaş, 1 yıl sonra ortaya çıkan Kovid-19 salgını nedeniyle uğraşlarına evlerinde devam etti.
Sarıkaya ve Beyaz, tasarlanmış motif ya da desenin ahşap malzeme üzerine çiviyle çakılması ve arasından çeşitli renklerde iplik veya teller geçirilmesiyle oluşturulan filografiyle yaptıkları ürünleri Düzce Üniversitesinde sergiledikten sonra bu hobilerini mesleğe dönüştürmeye karar verdi.
Valilik bünyesinde faaliyet gösteren Kadın Emeği Merkezi’nde 3 yıl önce kendilerine tahsis edilen atölyede yeteneklerini geliştiren girişimci kadınlar, bazen ahşap boyama ve rölyef sanatlarıyla harmanlayarak ortaya çıkardıkları eserleri internet yoluyla birçok şehre gönderiyor.
Dilek Beyaz, AA muhabirine, filografi eğitmeni arkadaşlarının evindeki eserlere hayran kaldıklarını ve kursa gitmeye başladıklarını söyledi.
Salgın dolayısıyla kursu bırakmak zorunda kaldıklarını ancak üretime devam ettiklerini anlatan Beyaz, “Evde bunu fırsata çevirdik. Kendimizi geliştirmeye ve daha farklı şeyler yapmaya başladık. Pandemiden hemen sonra üniversitemizde sergi açtık. Oradan da o dönemin Valisi Cevdet Atay’ın sayesinde Kadın Emeği Merkezi’ne geldik. Burada bize hemen bir atölye tahsis ettiler.” diye konuştu.
Hobi olarak başladıkları sanatın salgın döneminde tamamen terapiye dönüştüğünü vurgulayan Beyaz, evde bir şeyler yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi.
– “Çivi ve telin aşkı diyoruz”
Emine Sarıkaya ise filografinin 17. yüzyılın sonlarında İran’da ortaya çıktığını aktararak, “Osmanlı döneminde kaldıkları yerlerin duvarlarını süslemişler bu sanatla. Bugüne geldiğimizde de yine aynı amacı taşıyor. Yine duvarlarımızı, masalarımızı süslüyor.” dedi.
Bunun hayal gücünü geliştiren bir sanat olduğuna işaret eden Sarıkaya, “Biz filografiye çivi ve telin aşkı diyoruz. Bunun için illa şekil gerekmiyor. Bir yaprağı da kafanızda tasarlayıp çizip filografiye çevirebiliyorsunuz. Belli tekniklerle çalışabiliyorsunuz, bağımsız kalabiliyorsunuz veya tamamen kendi hayal gücünüzü de katabiliyorsunuz.” ifadesini kullandı.
Sarıkaya, uğraşlarının son derece rahatlatıcı ve keyif verici olduğunu, herkesin ruhunu sanatla beslemesi gerektiğini kaydetti.
Merkezde 3’üncü yıllarını doldurduklarına dikkati çeken Sarıkaya, şöyle devam etti:
“3 yıl içerisinde Türkiye’deki illerin yüzde 60’lık kısmına ürünlerimizi yolladık. Çok güzel dönüşler aldık, bizi en çok bu mutlu ediyor. İnternette, sosyal medyada, birçok alanda satışımız mevcut. ‘Biz bu işi yapacağız’ inancı her zaman vardı. Başladıktan sonra da emin olun siparişlere yetişemez hale geldik. Bu bizi daha da mutlu etti. Filografi, pandeminin verdiği negatif enerjiyi atarak hayata sil baştan başlamak için bize kuvvet oldu.”
Sarıkaya, zaman sıkıntısından dolayı şu an eğitim veremediklerini ancak Türk kültüründe de önemli bir yeri olan bu sanatı gelecek kuşaklara taşımak için ilerleyen zamanlarda planlama yapacaklarını sözlerine ekledi.

Exit mobile version