Dededen toruna uzanan ahşap oyuncak ustalığı

20240728_3_64906879_103366348_thumb

Çeyrek asırdır ahşap oyuncak yapan ve mesleğine tutkuyla bağlı olan Ali Özbey, bu oyuncakların nesilden nesle aktarılan kıymetli birer hatıra olduğunu söyledi.
Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde, geleneksel ve kültürel değere sahip bazı meslekler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Anadolu Ajansının (AA) “Mesleklerin Son Temsilcileri” başlıklı dosyasının dördüncü ve son haberinde, geleneksel ahşap oyuncaklara bağlılık duyan ve üretmekten büyük keyif alan Ahşap Oyuncak Ustası Ali Özbey, mesleğinin inceliklerini anlattı.
Özbey, 26 yıldır ahşaptan oyuncak yaptığını belirterek, çalışmaya ilkokul 5’inci sınıfta abisinin yanında mobilyacı çırağı olarak başladığını ve bu süreçte el becerisini geliştirdiğini aktardı.
İlk olarak 1998’de oğlu için ahşap bir at oyuncağı yaptığını dile getiren Özbey, bu oyuncağı görenlerin kendisinden taleplerde bulunduğunu ve bir süre sonra ahşaptan oyuncak yapma hobisinin işe dönüştüğünü söyledi.
– “Ahşap oyuncak her yaşa hitap ediyor”
Ahşap oyuncaklara her yaştan vatandaşın ilgi gösterdiğini vurgulayan Özbey, “Çocukluğunda topaçla oynayan yaşı büyük insanlar ister istemez görünce topaçlara yöneliyor.” dedi.
Özbey, çocukların da ahşap oyuncakları sevdiğini belirterek, “Normalde çocuklar ya polis ya da doktor olmayı hayal ediyor ama benimle yarım saat vakit geçirdikten sonra ‘ben büyüyünce oyuncakçı olacağım’ diyebiliyorlar. Bu insanı çok mutlu ediyor.” ifadelerini kullandı.
Ahşap oyuncakların özelliklerine değinen Özbey, bu oyuncakların doğal bir materyalden yapılması nedeniyle diğerlerine göre daha sağlıklı olduğunu, oyuncakların her birinde insan emeği bulunduğunu vurguladı.
Özbey, ahşaptan yapılan oyuncakların uzun yıllar kullanılabileceğine dikkati çekerek, “Ahşap oyuncaklar hasar görmesi durumunda tamir edilebilir ve ileride antika olabilir. Bir de nesilden nesle geçebilir. Yani hatırası olan oyuncaklardır. Eğer saklarsanız torununuz da oynayabilir, torununuzun torunu da oynayabilir.” diye konuştu.
– “Bir çocuğa oyuncakçı dendiğinde aklına AVM’ler geliyor”
Çocukların günümüzde oyuncakçı olarak sadece AVM’lerde bulunan mağazaları akıllarına getirdiğine işaret eden Özbey, gençlerin de ahşap oyuncak yapımı ile ilgilenmesini arzu ettiğini dile getirdi.
Özbey, mesleğine ilişkin, “Hani zengin olmazsınız, aç da kalmazsınız ama geçiminizi sağlarsınız.” tanımlamasını yaptı.
Özbey, ahşap oyuncak yapımının ciddi bir sabır ve emek istediğine dikkati çekerek, bu mesleğe ilgi duyan gençlere şu tavsiyelerde bulundu:
“Bir kere usta-çırak ilişkisiyle yetişmesi gerekiyor. Yani ahilik kültürünü bilmesi gerekiyor. Bu işi direkt para kazanmak değil de önce bir bilgi birikimine ulaşıp ondan sonra geçim kaynağı haline getirmesi gerekiyor. Yani biraz sakin ve dingin olmaları lazım. Ahşap oyuncak yapan kişinin sabırlı olması lazım. Bu zor bir şey. İşini severek yapması lazım.”
– 1700’lü yıllarda başlayan “Eyüp oyuncakçılığı” geleneğini devam ettiriyor
Dükkanında atıklardan yaptığı bazı oyuncakları gösteren Özbey, şunları kaydetti:
“1600-1700’lü yıllarda Eyüp Sultan Hazretleri, Eyüp Sultan’da olduğu için sünnet çocukları oraya götürülmeye başlanıyor. Doğal olarak sağlı sollu oyuncak sektörü gelişiyor. Kilden, tahtadan, teneke atıklarından oyuncak yapıyorlar, yani tamamı İstanbul’un atık malzemelerinden yapılıyor. Tabii İstanbul derelerinden çıkan killerden, tersanenin teneke atıklarından, tahta atıklarından. O dönemde 100’e yakın oyuncakçı olduğu söyleniyor orada. Bu, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de var. 1950’li yıllara kadar dayanıyorlar buradaki oyuncakçılar. Daha sonra işte oyuncak sektörü ve sanayi sektörü gelişince onlar yok olup gidiyor.”
Özbey, “Eyüp oyuncakçılığı” olarak anılan geleneği devam ettirdiğini vurgulayarak, Ankara’nın Siteler semtinde mobilyacılık yapan yakınlarından aldığı tahta atıkları oyuncağa dönüştürdüğünü anlattı.
– “Hayal edilen her oyuncağı yapabilirim”
Zaman zaman özel talepler aldığını ve birkaç üniversite projesinde çalıştığını belirten Özbey, “Hayal edilen her oyuncağı ahşaptan yapabilirim. Benim için bunun bir sınırı yok.” şeklinde konuştu.
Meslek hayatında yaşadığı bir anısına değinen Özbey, “Bir çocuğun annesinin, babasının yaptığı, her zaman bizim yaptığımızdan daha değerlidir. Ben çok özenerek yaptığım bir oyuncak arabayı en öne koymuştum. Ufacık bir çocuk baktı ve ‘anne, babamın yaptığı arabanın çirkini’ dedi. Onun hayalinde babasının yaptığı araba daha güzel ve öyle olmalı zaten.” ifadelerini kullandı.
Ahşap oyuncak ustası Ali Özbey, hayalini de “Bu mesleği devam ettirecek, usta-çırak ilişkisi içinde yetişmiş, asıl amacı para olmayan, kültürümüzü aktarabilecek zanaatkarlar yetiştirmek isterim.” sözleriyle dile getirdi.

Exit mobile version