2 bin sosyal medya kullanıcısının ‘Tekrar dünyaya gelsen eşinle evlenir miydin’ sorusuna verilen yanıtları incelendi

_81491

IĞDIR Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sait Yıldırım, iki ayrı sosyal medya hesabı kullanıcılarıyla evlilik konusunda araştırma yaptı. Araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 46’sı, kadınların ise yüzde 54’ü ‘Tekrar dünyaya gelsen eşinle evlenir miydin?’ sorusuna ‘Hayır’ cevabını verdi. Araştırmaya katılanlardan bazıları ‘Ben bir kuş olsam, bir daha eşimi köyünün üzerinden bile uçmam’ yorumunda bulundu. Yıldırım, “Aslında komik ama ciddi bir bıkmışlık, tükenmişlik görüyoruz. Başlangıçta ciddiye almadığımız sorunlar daha büyüyerek karşımıza çıkabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Iğdır Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sait Yıldırım, sosyal medya hesapları Facebook ve TikTok kullanıcılarıyla evlilik konusunda bir araştırma gerçekleştirdi. Yıldırım, yarısı erkek, yarısı kadınlardan oluşan 2 bin sosyal medya kullanıcısının ‘Tekrar dünyaya gelsen eşinle evlenir miydin?’ ve ‘Dünyaya bir daha gelsen yine evlenir miydin?’ sorularına verdiği cevapları inceledi.

‘Tekrar dünyaya gelsen eşinle evlenir miydin?’ sorusunu cevaplandıran erkeklerin yüzde 46’sı, kadınların ise yüzde 54’ü hayır cevabını verdi. Eşe-evliliğe karşı hissedilen duygulara da yer verilen araştırmada erkeklerin yüzde 32’si evlilikte huzurlu olduğunu, yüzde 30’u ise pişmanlık duygusunu dile getirdi. Yüzde 34’ünün evlilikten duyduğu pişmanlığını ifade ettiği kadınlarda, huzur bulduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 20’de kaldı.

‘Dünyaya bir daha gelsen yine evlenir miydin?’ sorusuna ise büyük çoğunluk tekrar evlenecekleri cevabını verdi. Araştırmaya katılanların yüzde 72’si evlenme kararını yine alacaklarını belirtirken, yüzde 28’i ise evlenmeyeceğini ifade etti.

KADINLAR DAHA ÇOK ZORLUK YAŞIYOR

Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Doç. Dr. Yıldırım, “’Tekrar dünyaya gelsen eşinle evlenir miydin?’ sorusuna katılımcıların yüzde 53’ü evet yanıtını verirken yüzde 47’si hayır cevabını vermiştir. Erkeklerin yüzde 42’si kadınların yüzde 53’ü ise hayır cevabını vermiştir. Genel olarak bakıldığında katılımcılarda kadınların tekrar evlenme isteği erkeklere göre daha azdır. Evlenme süreci ve sonrasında yaşanan zorluklara bakıldığında kadınların erkeklere göre daha çok zorluk yaşaması, tekrar evlenme konusunda kadınları isteksiz kılmıştır. Evlilik ve eşe karşı hissedilen duygular incelendiğinde erkeklerde hissedilen duyguların en yükseği yüzde 32 ile huzur; kadınlarda hissedilen en yüksek duygu yüzde 34 ile pişmanlıktır. Erkeklerde huzur ve sevgi duygusu daha yüksek iken kadınlarda pişmanlık duyguları daha yüksektir” diye konuştu.

‘AMACIMIZ EVLİLİK KURUMUNU KÖTÜLEMEK DEĞİL’

Evlenmelerin azaldığı ve boşanmaların arttığı günümüzde iki farklı sosyal medya hesabı üzerinden 2 bin kişi üzerinde araştırma yaptıklarını belirten Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yıldırım, şunları söyledi:

“Burada tabii ki evlilik kurumunun kötülüğünden bahsetmiyoruz. Ancak evlilik kurumu ile birlikte çıkılan yolun yanlış adamlarla ya da yanlış beklentilerle kurulduğunu, sürdürüldüğünü görüyoruz. Çevremizde de çoğunlukla bu problemlerin yaşandığını görüyoruz. Ben aynı zamanda aile danışmanlığı yapıyorum. Gelen çiftlerimize danışanlarımıza baktığımız zaman denklik noktasında bir sorun görüyoruz. Biz denkliği de yanlış anlıyoruz. İllaki eğitim veya meslek anlamında bir denklik söz konusu değil. Kişilik ve beklenti noktasında denkliğin olması önemli. Yani aynı duyguların paylaşılması, birbirini anlayabilmeleri çok kıymetli. Ancak biz genelde kendimiz, yani kendi duygularımız dışında sosyal çevremiz veya gösteriş unsuru olarak gördüğümüz bazı hususları evliliğimizin, hayatımızın merkezinde oturttuğumuzda çok ciddi problemlere yol açıyor. Dikkat ederseniz evliliklerde birçok basit tartışmalar yaşanıyor. Çoğunlukla bu küçük tartışmaların üzeri örtülerek veya görmezden gelinerek hareket ediliyor. Bu durum çiftlerin en ufak tartışmada geçmiş defterleri aralamalarına yol açıyor. İnsanlar geçmişe dalıyorlar. Çünkü geçmişte problemleri çözmeden hareket ettikleri için en ufak bir şeyde patlamalar yaşıyorlar. Kadın ya da erkek fark etmiyor, problem çözme kapasiteleri olmadığı durumlarda çözülemeyen problemlerin üstü örtülüyor ve devam ediyorlar. Düşünün ki bir yolda gidiyorsunuz ve yol arkadaşınız tarafından hançerleniyorsunuz. Onun yarasını sarmadan yola devam edebilirsiniz ama o her zaman sizin için bir yara olarak kalacak. O yara daha da büyütecektir. Bu noktada problemi çözerken çok ciddi bir yol izlememiz gerekiyor.”

‘HUZURSUZ BİR YUVA, ASLINDA HUZURSUZ BİR TOPLUM DEMEKTİR’

Araştırmaya katılan bir kişinin ‘Tekrar dünyaya gelsen eşinle evlenir miydiniz?’ sorusuna ‘Ben bir kuş olsam bir daha eşimi köyünün üzerinden bile uçmam’ cevabının dikkat çekici olduğunu belirten Yıldırım, “Aslında komik ama ciddi bir bıkmışlık, tükenmişlik görüyoruz. Başlangıçta ciddiye almadığımız sorunlar daha büyüyerek karşımıza çıkabiliyor. Genç olsun, yaşlı olsun, orta yaş olsun, akşam olup eve gideceği zaman ‘Acaba hangi sorunla karşılaşacağım’ ya da ‘Bugün nasıl kavga edeceğiz?’ diye onun endişesini yaşıyor. Böyle bir birey iş hayatında da başarıyı getirmediği gibi çevresinde de arkadaşlık ilişkilerinde de çok verimsiz olmasına sebep olur. Dışarıda her insanda bir gerginlik bir mutsuzluk hakim. Trafikte çok ciddi kavgalar yaşanıyor. Aslında bunların temeli bu huzursuz bir yuvanın dışa yansımış biçimi. Huzursuz bir yuva aslında huzursuz bir toplum demektir” dedi.

Exit mobile version